Eşleri aleyhine alacaklılar tarafından ipotek alacağına dayalı olarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılan 7 kadın, kocalarının üzerine kayıtlı olan evlerine yapılan haciz işlemlerine karşı icra hukuk mahkemelerinde, “meskeniyet iddiasına dayanmak suretiyle şikayet yoluna başvurdu ve haczin kaldırılmasını” talep etti.
Mahkemeler tarafından başvurucuların, “aktif husumet ehliyeti bulunmadığı”ndan şikayetin reddine karar verildi. Kararların gerekçesinde, başvurucuların söz konusu davaların tarafı olmadığı gibi herhangi bir sıfatının da bulunmadığı belirtildi.
Kadınların istinaf başvuruları da ilk derece mahkemeleri kararlarının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddedildi. Bir kısım başvurucunun temyiz ettiği kararlar Yargıtay tarafından da onandı.
7 kadının başvurusu birleştirildi
İç hukuk yollarını tüketen kadınlar, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunarak, “eşlerden birinin borcundan dolayı aile konutunun haczedilemeyeceğine ilişkin yapılan itirazın aktif dava ehliyeti olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği”ni iddia etti.
Yüksek Mahkeme, ailece oturdukları evlerine yapılan haciz işlemleriyle ilgili itirazları kabul edilmeyen 7 kadının yaptığı bireysel başvuruları birleştirerek karara bağladı.
Yeniden yargılama yapılacak
Anayasa Mahkemesi, kadınların aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, kararın bir örneğinin, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemelere gönderilmesini kararlaştırdı.
”Aile konutu, aileyi bir çatı altında toplayan en önemli unsur”
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinde, sadece eşlerden birinin mülkiyetinde olsa bile aile konutunun tüm aile bireylerince kullanıldığı, yani tüm aile bireylerinin aile konutu üzerinde birlikte zilyetliklerinin söz konusu olduğu vurgulandı.
Gerekçede, ”Ailenin sosyal ve ekonomik yaşamı açısından son derece önemli bir yeri olan aile konutu, eşlerin mutluluğu ve çocukların geleceği için bir güvence, evlilik kurumunun ve aile hayatının bir arada sürmesini sağlayan ve aileyi bir çatı altında toplayan en önemli unsurlardan biri olarak görülmektedir ” denildi.
“Hakları doğrudan etkilenen aile bireylerine, yargısal yollara başvurma hakkı tanınmalı”
Anayasa Mahkemesi’nin daha önce verdiği kararlarında, aile hayatına saygı hakkının etkin şekilde kullanımı ve korunması hususundaki pozitif yükümlülükler çerçevesinde hakları doğrudan etkilenen aile bireylerine yargısal yollara başvurma hakkı tanınması gerekliliğini ortaya koyduğu vurgulandı.
Mahkemenin daha önce, aile konutundan kaynaklanan anayasal güvencelerin ihlalinin tespiti, durdurulması ve giderilmesi amacıyla oluşturulacak mekanizmalara başvuru imkanının sadece konuta malik olan eş tarafından değil, bazı durumlarda malik olmayan eş tarafından da kullanılabilmesi gerektiğine işaret ettiği aktarıldı.
”Aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararı var”
Önceki kararlarda, “aile konutunun maliki olmayan eşin koruyucu yetkileri kullanmasının engellenmesinin devletin pozitif yükümlülüklerinin ihlali sonucunu doğurabileceği, aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararının olduğu”nun vurgulandığı kaydedildi.
Gerekçede, somut olayda başvurucuların eşlerine ait olan ve aile konutu güvencesinden yararlanan taşınmazlar hakkında, alacaklılar tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe bağlı olarak haciz işlemi yapıldığı belirtildi.
”Mahkemelerin dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumu Anayasa’ya aykırı”
Başvurucuların meskeniyet iddiasına dayalı haczedilemezlik şikayetinin ise mahkemeler tarafından aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddedildiği, hatırlatılan gerekçede, şu tespitler yapıldı:
”Yargılama bir bütün halinde değerlendirildiğinde borçlunun ve ailesinin haline münasip aile konutu vasfında olmadığına ilişkin bir itirazın bulunmadığı, taşınmazın üzerine konulan hacizden doğrudan etkilenecek başvurucuların aile konutuna ilişkin güvencelerden yararlanarak meskeniyet iddiasıyla dava açabileceği, dolayısıyla mahkemelerin dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumunun Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerindeki güvencelere uygun olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülükler yerine getirilmediği anlaşılmakla Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” (ANKA)
TIKLAYIN – Murat Sabuncu | Edirne’deki duvarından Türkiye kamuoyuna, Demirtaş’a suskunluğun şahidi takvimler…
TIKLAYIN – İniş sırasında ters dönen yolcu uçağı görüntülendi!
TIKLAYIN – Mehmet Y. Yılmaz | Ülkeyi kim “germek” istiyor?
TIKLAYIN -Spor yazarları, Galatasaray’ın Rizespor galibiyetini yorumladı: “Futbolda dün yok, Buruk inatlarından vazgeçmeli”
More Stories
Uludağ’da kar kalınlığı 118 santimetre ölçüldü
Görüntüler Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı: Skandalın mağduru Arena’ya konuştu
İrlanda Büyükelçisi Antalya’da