Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Hürriyet’teki bu haftaki köşesinde, ABD’li OTSA’nın (Osmanlı ve Türkiyat Araştırmaları Derneği), 2022 yılında Ord. Prof. Ömer Lütfi Barkan, Prof. Halide Edip Adıvar ve Ord. Prof. Fuad Köprülü’nün isimlerini verilen ödüllerden çıkarmasına tepki gösterdi.
“Tarihle yüzleşmek laubaliliği!” başlıklı yazısında Ortaylı, “Üçü de ırkçılık ve aşırı Türkçülük ile itham ediliyormuş. Maalesef ABD’de de olsa, Avrupa’da da olsa tarihle yüzleşmekte de (tabir de gülünç) insanlarımız Türklere has alaturka davranıştan kurtulamıyor. Tavır olarak hoş değil, laubalilik.” dedi.
Ortaylı’nın harika yazısının satır araları ilgi çekerken, ilahiyat, düşünce ve medeniyet tarihi üzerinde yoğun araştırmalar yapan, Cuma günü vefat eden yazar-akademisyen Alev Alatlı’ya köşesinde hiç yermemesi; tek cümleyle dahi anmaması, bir komplo teorisine ilham kaynağı oldu.
Ortaylı’nın 2022’de alınan bir kararı neden şimdi yazı konusu yaptığı ilgi uyandırırken, yazıyı okuduktan sonra “Yoksa İlber Ortaylı, Alev Alatlı’ya ‘tarihçi değil’ göndermesi mi yaptı” demekten kendimizi alamadık…
Ortaylı’nın söz konusu yazısı şöyle:
Amerika’da OTSA (Ottoman and Turkish Studies Association/Osmanlı ve Türkiyat Araştırmaları Derneği) adında bir dernek var. Daha çok MESA (Middle East Studies Association) ile yakın bağları vardır. Türkoloji, Türk Tarihi, özellikle Osmanlı üzerine çalışılan bir meslek örgütü; bu dalda çalışan Amerikalı ve Türk asıllı Amerikalı tarihçilerin kuruma üye olduğu görülüyor.
Amerika’da usûl olduğu üzere ödüllerde ünlü bilgilerin isimlerini kullanmak söz konusudur. 2022 yılında alınan bir kararla dernek Ord. Prof. Ömer Lütfi Barkan, Prof. Halide Edip Adıvar, Ord. Prof. Fuad Köprülü’nün isimlerinin verilen ödüllerden çıkarılmasına karar vermiş. Üçü de ırkçılık ve aşırı Türkçülük ile itham ediliyormuş. Bu meslektaşların ne Ömer Lütfi Bey’in, ne Halide Edip Hanım’ın, ne de Fuad Köprülü’nün kişiliğini iyi tanıdıkları kanaatinde değiliz.
KABACA VE BİLGİSİZCE BİR DEĞERLENDİRME
Ömer Lütfi Bey Strasbourg’da okudu -Strasbourg Üniversitesi Annales Okulu ve Marc Bloch demektir-. Barkan, sosyolog kökenlidir ama tarih bilgisi müthişti, Fuad Köprülü’nün de takdir ettiği gençlerdendi. Türkiye’de iktisat tarihi diye bir disiplini Annales Okulu çerçevesinde ortaya koyan, gençlere bu dalı sevdiren âlimdir. Hepimiz Ömer Lütfi Barkan okuyarak yetiştik. Halide Edip Hanım’dan kastınız acaba; ırkçı tahribat veya jenosit gibi suçlamalarsa, kim olduğunu çağdaş kaynaklardan okuyunuz ve bu gibi eylemlere nasıl baktığını görünüz.
Maalesef ABD’de de olsa, Avrupa’da da olsa tarihle yüzleşmekte de (tabir de gülünç) insanlarımız Türklere has alaturka davranıştan kurtulamıyor. Tavır olarak hoş değil, laubalilik. Özellikle bu konuda tarih tahsil etmek isteyen, derinleşmek isteyen gençlerin; Avrupa Tarihi, Eski Çağ Tarihi, Rusya Tarihi gibi Türkoloji dışındaki alanlara, Türkiye’nin ihtiyacı dışındaki alanlara yönelmeleri gerekir. Avrupa ve ABD’de de Türkoloji ile vakit kaybetmemeleri tavsiye edilir.
Şu kadarını söyleyelim; Halide Edip Hanım’ın muasır Hindistan ve Pakistan tarihinde önemli düşünür rolü vardır. Batı edebiyatı çevirileriyle tanınır. Türkçeyi ve Türk edebiyatını evin ve çevrenin eğitimiyle almıştır. Türkçesinde duruluk, saflık hâkimdir. Bu yönüyle Türkçe öğrenen yabancılar 1930’lar, 40’lar ve 50’lerde önce onun “Sinekli Bakkal”ını sonra Yakup Kadri ve Reşat Nuri’yi okurlardı. 1930’lardan beri kitapları (Inside India gibi) İngiltere’de basılmıştır, hâlâ makbuldür. Türk edebiyatı dalındaki kalıcılığını tartışmıyorum bile, İngiliz edebiyatı üzerine yazdığı kısa çalışmanın da hâlâ değerli olduğuna inanıyorum. Halide Edip Hanım Avrupa’da ve Asya’da edindiği tecrübeleri ülkemize aktarmasına rağmen Türkiye’de aşırı sağda ve soldaki sivri kalemlerin neredeyse ortaklaşa hücumuna uğramak gibi bir mazhariyete ulaşmıştır. Halide Hanım bu ortak saldırı ile ancak daha da yücelir. Aynı tutumun günümüzde de devam ettiğini görmek hayrete şayandır. Yerinde sayan bir güruh var. Fuad Köprülü ise tartışmaların dışında bir kişiliktir. Bu tip isimlerin silinmesini şahsî şöhret merakına bağlıyorum. Dürüst bir davranış olmadığı kanısındayım. Hiçbir memleketin tarihinde, tarihyazımına ve edebiyata mal olmuş isimlerin yeniden bu şekilde kabaca ve bilgisizce değerlendirilmesine şahit olunamaz.
DIŞARIDA BAŞKA ALANLARI TERCİH EDİN
Sözün kısası benim de Amerika’da çok kısa bir MA çalışmam var. Sadece 11 ayı kapsadı. Halil İnalcık Hoca’nın yanındaydım ama çok değerli hocaları da tanıdım. Chicago Üniversitesi çok önemli bir okuldur. Başka okullarda çok önemli insanlar yetişir. Harvard çok iyi bir merkezdir, Princenton da öyledir. Buna rağmen şunu söylemek istiyorum. Türkiye’de dışarıda tarih okumaya meraklı bir genç kitle var. Lütfen bu tarih öğrenimi meraklarını Türkoloji dışındaki alanlara yöneltsinler çünkü işin tadı kaçmaya başladı. Zaten ülkemizin ihtiyacı olan da Bizans, Mezopotamya, İlk Çağ, İran, Helen-Roma kültürü, Slavlar, Batı ve Kuzey Avrupa hatta Hispanik Afrika ve Amerika kıtasıdır. Amerika’ya gidip Amerikan tarihi okuyan olursa da doğrusu takdir ederiz. Bu kadar alan dururken bizim pazarda bulacaklarınızı orada tekrarlamanızın anlamı yoktur. Hiçbir zaman tavukgöğsü Amerika’da daha iyi olmaz.